ornek siir

 

 

O BELDE

Denizlerden

Esen bu ince hava saçlarında eğlensin

Bilsen

Melâl-i hasret ü gurbetle ufk-ı şâma bakan

Bu gözlerinle. Bu hüznünle sen ne dilbersin!

Ne sen

Ne ben.

Ne de hüsnünde toplanan bu mesâ’.

Ne de âlâm-ı fikre bir mersâ.

Olan bu mâi deniz.

Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz.

Sana yalnız bir ince taze kadın

Bana yalnızca eski bir budala

Diyen bu günkü beşer,

Bu sefil iştiha, bu kirli nazar,

Bulamaz sende, bende bir ma’nâ

Ne bu akşamda bir gam-ı nermin,

Ne de durgun denizde bir muğber

Lerze-i istitar ü istiğnâ.

Sen ve ben

Ve deniz

Ve bu akşam- ki lerzesiz sessiz.

Topluyor bû-yı rûhunu güyâ

Uzak

Ve mâi gölgeli bir beldeden cüdâ kalarak

Bu nefh ü hicre müebbet bu yerde mahkumuz...

O belde

Durur menâtık-ı dûşîze-i tahayyülde

Mâi bir akşam

Eder üstüne daima ârâm;

Eteklerinde deniz

Döker ervâha bir sükût-ı menâm

Kadınlar orada güzel, ince, saf, leylîdir.

Hepsinin gözlerinde hüznün var

Hepsi hemşiredir yahut yâr

Dilde tenvim-i ıstırabı bilir

Dudaklarındaki giryelerden bulur yahut

O gözlerindeki nilî sükût-ı istifhâm

Onların ruhu şâm-ı muğberden

Mütekâsif menekşelerdir ki

Mütemâdi sükûnu samtı arar;

Şu’le-i bî-ziyâ-yı hüzn-i kamer

Mülteci sanki sade ellerine.

O kadar nâ-tüvân ki ah onlar.

Onların hüzn-i lâl ü müştereki .

Sonra dalgın mesâ, o hasta deniz,

Hepsi benzer o yerde birbirine...

O belde...

Hangi bir kıt’a-i muhayyelde?

Hangi bir nehr-i dûr ile mahdûd?

Bir yalan yer midir, veya mevcûd.

Fakat bulunmayacak bir melâz-ı hülyâ mı?

Bilmem... yalnız

Bildiğim sen ve ben ve mâi deniz

Ve bu akşam ki eyliyor tehziz

Bende avtâr-ı hüzn ü ilhâmı,

Uzak

Ve mâi gölgeli bir beldeden cüdâ kalarak,

Bu nefy ü hicre müebbed bu yerde mahkûmuz.

AHMED HAŞİM

 

 

Geri Dön