ornek siir
SEVİLDİGİNİ BİL
 

Gecenin bir vakti basini yastiga koyuyorsun. Içini yakan gözyaslariyla
bogusuyorsun. Biri sesini duysun istiyorsun olmuyor. Biri iki kelime sevgi
dolu sözcükler sarf etsin istiyorsun ama o da olmuyor.
Bekliyorsun...Yüregini yakan gözyaslariyla yatagina oturmus biri bunlari
fark etsin istiyorsun. Hiç söylenmemis sevgi sözcüklerini düsünüyorsun. Hani
su sadece yazdigin mektuplarin sonunda kullandiklarini. Hani her söylemeye
çalistiginda, çocuklar gibi, diline aci biber sürmeyi düsündügün... Yüregin
duruluyor saatler sonra. Içinde kirilan degerleri toplamaya çalisiyorsun,
yapamiyorsun. Sanki her sey yapismis, oynamiyor yerinden. Sen bir seylerin
degismesini bekledikçe onlar sana bin bir oyunla degismeyeceklerini
hatirlatiyorlar. Küsüyorsun kendine. Halbuki ne kadar severdin kendini. Oysa
o bile kirdi seni. Kim bilir hep söylemekten çekindigimiz sevgi sözcüklerine
hasret kalmistir o da senin gibi. Uykuya dalmak üzere gözlerin kapaniyor.
Birden irkiliyorsun. Gözünün önüne yüregine yüregini akittigina inandigin
insan geliyor. Düsünüyorsun... ona bu kadar deger verdigin halde hiç
söyleyemediklerini... Sonra basliyorsun söylemeye "keskeleri"... Ama birde
fark ediyorsun ki bu keskelerin sonu gelmiyor. Koskoca bir ömrün böyle
geçtigine inanmak seni o kadar yikiyor ki. Isyan etmek istiyorsun. Yataktan
kalkip, telefona gidiyorsun içindekileri ona anlatmak için. Tuslara basarken
ellerin titriyor ve vazgeçiyorsun. Aklina kalemi kagidi eline alip yazmak
geliyor ve yazmaya basliyorsun.

Bi'tanem,
Seni o kadar özledim ki bugün. Içimdeki hasretin ve sevginin atesi yerini
gözyaslarina birakti. Bu mektubu niye yazdigimi bilmiyorum. Sadece sana bu
güne kadar hiç söyleyemediklerimi dile getirmek istedim. Hani su hep dar
vakitlerde söylemeye çalisip da söyleyemediklerimi. Sen, yüregimi yakan
hasretinle içimde büyüdükçe ben, seni ne kadar çok sevdigimi daha bir iyi
anliyorum. Belki bunlari konusup itiraf etmek için çok geç ama olsun. (...)
Yine anlatamiyorum içimde yasananlari. En iyisi bu mektup burada son bulsun.
Tek bir seyi yüregine iyi belle; seni, çok ama çok seviyorum. Bizi
birbirimizden ayirinca kapacagimizi düsünenlerin unuttuklari bisi vardi:
Bizi bedenen ayirsalar bile yüreklerimizi ayiramazlardi... Bilmiyorum...
Dünyanin neresinde, kiminle olursan ol, ben seni sonsuza dek sevecegim!
"Prenses'im.
Mektubu bitirip zarfa koyuyorsun. Sabah erkenden postaneye gidip
yolluyorsun. Eve dönünce içinin biraz olsun rahatladigina inanarak uyumaya
niyetleniyorsun. Artik içine akittigin gözyaslari seni o kadar rahatsiz
etmiyor. Derin bir uykuya daliyorsun. Uyumakta zorlandigin geceler birbirini
kovaliyor. Gözyasinla yaktigin yaran içinde iyilesiyormus gibi geliyor sana.
Uyumakta zorlandigin gecelerden birinin sabahi postaci kapini çaliyor.
Elinde sana ait bir zarf. Aptallasiyorsun. Postacinin yüzüne öylece
bakakalirken birden kendine gelip, mektubu alip, eve giriyorsun. Mektup
ondan gelmis. Açmaya çekiniyorsun ama o an içini kaplayan cesaret duygusuyla
açiyorsun. Okumaya basliyorsun.
Prenses'im Sensiz geçirdigim 100.gün bugün. Inan ilk günkü gibi aci veriyor
sensiz yasamak bana. Ve inan hala ilk günkü gibi seviyorum seni. Ne olur
beni sevmekten vazgeçme. Çünkü ben de seni sonsuza dek sevecegim. Su garip
yüregimde yalniz Yalniz sen varsin inan

SEN SONSUZA DEK SEVILDIGINI BIL YETER!
Için birden umutla doluyor. Mektubu birdaha hep birdaha okuyorsun. Içini
acitan gözyaslariyla da olsa sonunda rahatliyorsun. En azindan hayatindan
bütün keskeleri kaldiriyorsun artik. Gecenin bir vakti basini yastiga
koyuyorsun. Içini yakan gözyaslariyla bogusuyorsun. Biri sesini duysun
istiyorsun olmuyor. Biri iki kelime sevgi dolu sözcükler sarf etsin
istiyorsun ama o da olmuyor. Bekliyorsun... Yüregini yakan gözyaslariyla
yatagina oturmus biri bunlari fark etsin istiyorsun.


Geri Dön